II. Dünya Savaşı'nda askere giden erkeklerin ardında kalan evlerde neler yaşandı, Toprak ana nelere şahit oldu onları anlatıyor Cengiz Aytmatov bu kitapta.
Tolgonay üç erkek evlat sahibi bir anne. Kasım, Maysalbek ve Caynak. Kocası Suvankul'la tarlada çalışırken birbirini sevip evleniyor. İlerleyen zamanlarda tarlada verdikleri emeklerle hem ev hem arsa sahibi olarak yuvasını kuruyorlar. Zaman geçtikçe çocukları oluyor, onları büyütüyorlar. Ömürlerini kelimenin tam anlamıyla durmadan geçiren bir aile.
En büyük evlatları Kasım'ı evlendirerek onun yuvasını kurmaya başlıyorlar. Evlerinin temellerini attıktan sonra bir haber geliyor. Savaş haberi. Evin erkekleri birer birer yuvadan çıkıp cepheye gidiyor. Geriye Tolgonay ve gelini Aliman kalıyor.
Tolgonay bir yük daha kalıyor: Köyün ekipbaşı olma görevi. Cephedeki savaşın ardında köylerde de kadınların verdiği savaşı anlatıyor Toprak Ana. Savaştan sonra erkeklerin dönüşünü beklediği günleri.. Erkeklerin dönemediği evleri gösteriyor.
Tolgonay çok güçlü bir kadın. Hem köyün her işini yüklenmesiyle hem de Aliman'ı, diğer insanları aldığı kocaman yüreğiyle. Bütün hayatını tırnaklarıyla kazıyan emekçi bir kadın.
Sanırım kitapta beni en çok etkileyen kısım Maysalbek'in istasyona gelişiydi. O uzun ve zorlu bekleyiş. Onca bekleyişin sonucundaki görüşme. Bana en çok dokunan anlardan biriydi. Aliman'ın Maysalbek'te Kasım'ı görmesi de..
Bu yaradılışta insanlar vardır. Onları çalışırken görmek zevk verir insan. Suvankul işte onlardan biriydi.
Benim anladığım gerçek mutluluğun da bir rastlantı sonu olmadığını, yaz yağmuru gibi birden bir başımıza düşmediğini söylemeliyim. Gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar geliri ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizle, çevremizdekilere davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. Mutluluk birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor.
İşte o anda anladım ki, bir ananın mutluluğu, milletin mutluluğundan doğuyor, aynı kökten olan ağacın dalları gibi bir kökten geliyor.
..birden hüngür hündür ağlamaya başladım. Yüreğimi dolduran mutluluk dalgalarına dayanamamıştım. O günü hatırlayınca hala ağlarım ve niçin ağladığımı bilmem.Ne kadar da aptalım değil mi?
Yorumlar
Yorum Gönder