Mezuna kalmanın bana kattığı en büyük alışkanlık kütüphaneye gitmek olabilir. Haftaiçi dershaneden çıkınca direk kütüphanenin yolunu tutuyoruz arkadaşlarla. Kütüphane ilk gittiğimde mucizevi bir yermiş gibi gelmişti. Herkes ders çalışıyor ve sessiz bir ortam. Kendime zar zor bir yer bulup oturduğumda çok verimli çalışmıştım ve o zamandan beri de kütüphane benim mekanım haline gelmişti.
Güzel güzel kütüphaneye giderken birden üniversitelilerin sınavları da başlamıştı. Kütüphanede yer bulamaz hale gelmiştik.Gittiğimiz kütüphanenin iki kısmı var; alt kat ve üst kat. Üst katta daha bireysel çalışabileceğiniz masalar var. Alt katta ise büyük masalar var. Öğleden sonra gittiğimizde üst katta yer bulamazken sınav zamanı alt katta da yer bulamamaya başlamıştık. Hatta bi ara kapıda kuyruk bile oluşmuştu. Siz düşünün halimizi.
Böyle sınav zamanlarından birinde kendimize çalışacak yer ararken diğer kütüphaneye gitme fikri atıldı ortaya. Ve o an acı bir gerçekle yüz yüze kalmıştık. Diğer kütüphane de kapanmıştı. Güzelim (!) büyükşehirimizde belediyemiz her şeye bina bulurken, merkezinde sadece bir tane kütüphaneye yer verebilmişti. Ne kadar da güzel okuyamayan büyük bir şehir olmuştuk.
(İstanbul Üni. Hukuk F. Kütüphanesi. Burasını çok seviyorum. Giden arkadaşlarımı gözlerimde kalplerle izliyorum desem yalan olmaz.)
Ya sen ne diyosun ben o resimdeki kütüphaneyi yurt dışında falan çektin sandım mjsdnj
YanıtlaSil