Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yakıcı Sır - Stefan Zweig

                                               Alplere tatile giden bir baron, yeni flörtlere her zaman açıktır. Bu seferki hedefine yaklaşmak için 12 yaşındaki oğluna yaklaşır. Aldığı komutlarla yaşayan bu çocukla arkadaşlık etmeye başlar. Bir flört 12 yaşındaki bir çocuğun gözüne nasıl gözükür? Çocuk bunu fark edebilir mi? Peki ya annesiyle flört ediliyorsa? Hem de onun arkadaşıysa bu kişi..  Edgar iyileştiği hastalığından sonra tatile geldiği Alplerde önce arkadaş edinmenin heyecanını, sonra onu kaybetmenin korkusunu ve bir de kandırılmanın kızgınlığını yaşar. Bu yaştaki çocukların büyüklerin sandığında çok fazla şeyin farkında olduğunu gösteriyor bize. Konuşulmamış kalan bir sürü şeyle birlikte. Çocuklarınki gibi duyarlı bünyelerde her tutku bal mumuna basılmış gibi iz bırakır. yetişkinlerle fazla vakit geçiren hastalıklı çocuklar...

It's okay to not be okay | Psycho but okay | Dizi konusu

Gözüme yeni kestirdiğim Kore dizisi It's okay not to be okay. Adını çok sevdim. Sorunların karşısında, onları yok saymak yerine "It's okay" tarzı şeyler söylenmesini daha çok seviyorum. Buradaki "not to be okay" durumu da insanların psikolojik sorunları.  Dizinin orijinal adı "psikopat ama karıncayı bile incitemez" tarzında bir anlama geliyormuş. Korelilerin psikolojik sorunları ele alış şekli realistik geliyor bana. İnsanların mucizevi şekillerle iyileştiğini göstermek yerine bu problemlerle nasıl yaşadığını, hayatını nasıl yönlendirdiğini gösteriyor. Bu dizinin esas oğlanı (Moon Kang Tae) psikiyatri kliniğinde hastabakıcıdır. Aynı zamanda abisi de otizmlidir ve uzun süredir onunla ilgilenmektedir.  Esas oğlanımızı 32 yaşında olmasına rağmen Türkiye'de olsa liseye koyacağımız Kim Soo Hyun oynuyor. Abisini oynayan oyuncu da "Touch your heart" dizisinde de psikolojik hasta birini daha canlandırmıştı. Sanırım orada da otizmliydi. Aynı z...

Cemile | Cengiz Aytmatov

 Selvi Boylum Al Yazmalım izlediğim bir gün hiç Cengiz Aytmatov okumadığımı fark edip kitap alışverişi için kolları sıvadım. En çok karşıma çıkan kitaplardan birkaçını sepete ekleyip siparişimi verdim. Okumayaysa gözüme en kolay gelenden başladım. Aytmatov'a ilk büyük şöhretini kazandıran kitap. Cemile evliliğinin başlarında II. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla kocası cepheye giden gelinlerden biri. Anlatılana göre çok güzel bir kız, herkesi etkiliyor. Savaş sırasında köyde kalanların yaşadıklarını anlatan bir hikaye.  Seyit de bu evin erkeklerinden biri. Daha küçük olduğu için cepheye gitmiyor. Cemile'nin aşkının en yakın şahidi, hikayeyi ondan dinliyoruz.  Bu hikayede bir karakter olsam ben Seyit olurdum sanırım. Kendi duygularımı anla(ya)mada Seyit gibiyim ben de. Danyar başka bir şey söylemedi ama, o kısacık anlamsız görünen cevabı ile, savaşın öyle laf olsun diye anlatılacak bir konu olmadığını, uyumak için bir peri masalı gibi dinlenemeyeceğini çok açık bir şekilde anl...

Dix pour cent | Menajerimi ara orjinali

Dix pour cent (%10) Fransızca dizi izleyeyim biraz da diye izlemeye başladığım ve izlemesi aşırı eğlenceli dizi. Şimdi de Türk versiyonu çekiliyor. Genel olarak ünlülerin hayatlarındaki sorunları, kaosları menajerlerin nasıl yönettiğini ve menajerlerin sorunlarını ele alıyor Türk adından da anlaşılabileceği gibi. Mathias'ın kimsenin bilmediği kızı Camille'in ajansa gelmesi ve ajansın sahibi Samuel'in bir tatile çıkmasıyla başlıyor dizi. Mathias Camille'in evine geri dönmesini isterken Camille kendine şirkette iş bulur ve Samuel de tatilinden dönemez, vefat eder. Ajansın durumu karışır. Diğer menajerlerden biri de Andrea. Kendisi biseksüel, femme fatale bir ablamazı. Dizide onun "cazibesiyle" işleyen bolca sahne var. Sağlam bir karakter. Sevgililerinden biri olan Colette de yarı Türkmüş, Işıl Kasapoğlu'nun kızı. Bu gereksiz bilgiyi de vermiş olayım. (bkz. Ophelia Kolb ) Bir de Gabriel ve Arlette var esas menajerlerimizden. Arlette eski nesil bir menajerken ...

Derde Deva Randevu - Murat Menteş | Kitap yorumu

 Dünyadan ve memleketimizden 11 üstat. Murat Menteş kendi tarzıyla 11 sanatçıya hem soruyor hem cevap veriyor. Hem benzerliklerini gösteriyor hem de zıtlıklarını. Hakan Karakaş da çizimleriyle canlandırıyor bu sohbetleri.  Dostoyevski, Nietzsche, Orhan Veli, Neşet Ertaş, Bukowski, Farabi, Shakespeare, Agatha Christie, Hacı Bektaşi Veli, Hüseyin Rahmi ve Kurt Vonnegut. Kitabın takdim kısmında  "Elinizdeki kitabın değeri, sizi, daha büyük faydalar temin etmek üzere kimi yazarların eserlerini okumaya azmettirmesiyle belirecektir. Kitap okumanın bir nevi randevu olduğunu, bu randevunun hemen her zaman bir dertleşme ve/yahut deva arayışı anlamına geldiği kabulüyle hareket ediyorum." diyor Murat Menteş.  Aynı zamanda kitabın aslında roman olacağından bahsediyor. Hafife Alma isimli bir kadın ansiklopediden rasgele isimler seçip zamanda yolculuk yaparak damadından bahsederek laf çalacağını söylüyor. Hafife Alma ismi bana okuldaki PDÖ derslerini hatırlatıyor. Düzgün Kanal, Do...